23 Kasım 2009 Pazartesi

Roman Açılımı

Başbakan Erdoğan, demokratik açılım kapsamında yaptığı konuşmalardan birinde; klasikleşmiş "bu ülkenin Kürdü de, Lazı da, Çerkezi de, Boşnağı da kardeşimdir" vb. konuşmalarının temasına geçenler de Romanları da ekledi.

Böylece yok sayılan Romanlar da bir bakıma tanınmış oldu.

Başbakan tarafından zamanında, ne kadar "kötü görünümlü olursa olsun", ucube bir yaşantıya sahip oldukları düşüncesiyle aşağılanan Romanlardan bahsediyoruz. Başbakanın kendi bakanlığının yayınında "esmer vatandaş" olarak betimlenen Romanlardan bahsediyoruz.

Aşağıdaki yazıyı okuduğunuzda, otoriteler tarafından ne gözle bakıldığını anlayabileceğiniz Romanlardan bahsediyoruz...

Sulukule'de Rantsal Dönüşüm

Erken seçim yolda... ya da ekonominin rasyonel insan varsayımı "tam anlamıyla" bir palavra, ya da eski bir Yunan tiyatrosunda hipokritlerin karşısındayız... Tabi bu söylenenleri yanlış yapmıyor, zaten eleştirilerin hafifliği de bu yüzden. Tamam çözdüm...

14 Kasım 2009 Cumartesi

Gündemden Kısa Kısa

Derin bir inceleme kaleme alacak vaktim olmadığı için, gündemdeki haberlerden kısaca bahsetmeyi uygun buldum:

1) Metrobüse zam geldi:

Bu zamın eli kulağındaydı zaten. 1,5 YTL olan tam bilet ücreti %35 artışla 2 YTL'e yükseldi. Fiyatların reel piyasalara nasıl yansıması 'gerektiğini' pek bilmem, hatta böyle bir kavram var mı, pek emin değilim. Ama rakamlara bakınca, son 5 ayda sabit seyreden benzin fiyatının son ay içerisinde %10'a yakın bir artış gösterdiğini görüyoruz. -Hatırlatmak isterim ki, petrol fiyatlarından bahsetmiyorum, nitekim varil fiyatlarında bu kadar dahi bir artış yok.- Enflasyonun da aynı seyirde olduğunu düşünürsek, bu %35'lik zammın neye tutunduğunu bulmak zor. Herhalde, zamların bir şeylere tutunmasının gereği olmadığını düşünen zihniyete tutunuyordur, daha da çok bu zihniyeti kabullenen zihniyete... Hem 1,65 YTL diye fiyat mı olur, kim uğraşacak kartlarda birikecek küçük rakamlarla. Bakkal hesabı işte...

2) Cem Uzan'a kötü haber:

Fransa, Türkiye'yi artık 'güvenli ülke' listesine almış, bu yüzden de Türkiye'den yapılan siyasi iltica başvurularının kabulu çok zorlaşmış. Uzan'a geçmiş olsun diyorum; ancak bu ülkede ne oldu da daha güvenli olduk sorusunu Fransız makamlarına sormayı da bir borç bilirim. Sarkozy cevapla, yoksa araya Carla'yı sokarım.

3) Yargı 'ilgililer'i uyardı: Vazgeçin:

Yargıtay Başkanı, hukukçuların 'dinlenmesine' dair açıklama yapıyor: - "İlgililer kimse hukuka aykırı işlemlerden ... davranışlardan vazgeçsin". Düşünün ki 'Yargıtay Başkanı' kendilerini dinleyenlerden kendilerini dinlememelerini 'rica ediyor'. Benim bildiğim, suç duyurusunda bulunulur. Gerekirse davalar açılır. Madem yapılan yasadışı, o zaman neden bunlar yapılmıyor? Eller-kollar bağlı mı acaba?

4) Büyütmeyin, öylesine dinliyorlar:

3. maddeyle ilgili, ülkenin Adalet Bakanı açıklama yapıyor: "Dinlemelerden kaç hakim, savcı yargılanmış ki? ... Kaç tanesi cezaevine girmiş, kaç tanesi yargılanıyor, kaç tanesi meslekten ihraç edilmiş, kaç tanesi disiplin cezası almış? Bunlara bir bakın, araştırın." Ülkenin Adalet Bakanı, sonucun yapılanı meşrulaştırdığını belirtiyor bir bakıma. Suçları ne de dinleniyorlar? Suçları varsa neden hiçbir işlem yapılmıyor? Suçları yoksa neden bu insanlar dinleniyor da buna bir son verilmiyor? Bir yandan "kurumsal olarak dinleme yapılmadığı" iddia ediliyor, bir yandan da "bazı hakim ve savcıların" dinlenildiğinin daha önce belirtildiği söyleniyor. Sorular, sorular, sorular...

5) Terör ve Rantçılar:

Başbakan, "Terör bitince rantçılar işsiz kalacak" diyerek, ve hatta bunu parlamentoda dile getirerek, adeta "açılıma köstek oluyorsunuz çünkü şehitler üzerinden oy topluyorsunuz" mesajı verdi. Daha sonra; rakamlara bakıyoruz: 2002'deki şehit sayısı 6, 2008'de 140...

6) İçki var diye terkettiler:

AKP'liler, CHP'nin Tekirdağ'ın düşman işgalinden kurtuluşu şerefine verdiği davette ikram edilen içkinin 'şehitlere saygısızlık' olduğunu düşünüp ortamı terketmişler. CHP'ye, 29 Mart'da 'Trakya'nın AKP'den kurtuluşu' ile ilgili bir davet düzenleyip tüm halkı davet etmesini öneriyorum. İçki de olsun.

* Resim: E. Munch - Anxiety

12 Kasım 2009 Perşembe

"Demokratik Açılım" Görüşmelerine Dair...

AKP, CHP ve MHP partilerinden kürsüye çıkıp konuşanlar hakkında birşey söylemeye gerek yok. İçi boş sözler, sataşmalar, kavgalar; ancak konuşulması gereken konuya dair en ufak bir anlamlı açıklama yok...

Üzerinde duracağım konuşma, DTP milletvekilinin söyledikleri: Ne olursa olsun içeriği en dolu -katılır ya da katılmazsınız- konuşmayı gerçekleştirdi. Ancak dikkat çekmek istediğim nokta DTP'nin hak iddiasını temellendirmesinin çok sorunlu olduğu.

Milletvekili konuşmasında; Kürtler'in tarih içerisinde (daha çok Cumhuriyet'in kuruluş yıllarına dair) yaptıklarına referans vererek ve Batı örneklerine girerek hak arayışına girdi.

- Kürtler, Cumhuriyet'in kuruluşunda rol oynadı. Bizlere söz verilmişti.
- İngiltere, Fransa tek tip ulus devleti çoktan terketti.

Daha sonra da bombayı patlattı:

- Cumhuriyet'in 86 yılı; kayıp yıllardır.

Demokratikleşme adı altında, kendi şovenistlerine şirin gözükme çabasına girerek, Türkiye'de Batı örneklerine dikkat çekerek, ya da Cumhuriyet'e hakaret ederek bir yerlere varılabileceğini düşünmeleri beni korkutuyor.

Aynı oturumda -komik olsa da- pankart açan CHP'lilere kastederek, "Meclis'in kuralları var daha önce pankart açan izleyiciler 3 yıl hapis cezası aldı" diyerek adeta tehdit savuran başbakanımız ise bu aralar üslubunu bir hayli sertleştirdi. Ama o korkutmuyor, nitekim kendisi Müslüman, Müslüman dediğin kırmaz, kesmez, "soykırım yapmaz". Batı ahlaksızdır sayın DTP'liler, Batı örneklerini unutun...