Milli Gazete'deki bir köşe yazısını size sunmak istiyorum. Bu öyle bir yazı ki, okurken öfkeleneceğiniz, iğreneceğiniz ve nefret dolacağınız bir yazı. Niye sinirlenelim ki, diye sorabilirsiniz, ama ben sinirlenmenizi istiyorum, öfke duymanızı istiyorum. Yoksa öfke bile duyamayacağınız, bu gibi yazıları normal göreceğiniz günler yakındır.
http://www.milligazete.com.tr/makale/irem-gelinler-cogalsa-duygular-olmeyecek-133878.htm
Yazının linki bu, ama ben size bazı kısımlarını özetleyeyim:
Yazar, daha önce sahilde çıplak denize girerek tepki toplayan Duygu Öztemir'in balkonda sigara içerken aşağıya düşüp ölmesini yorumluyor. İrem gelin diye bahsettiği kim bilmiyorum, ama İzmir'de yaşayan ve balkonunu örtü ile sarıp muhafazakarlığını yazarın gözünde tescil eden bir gelin kardeşimiz kendisi. Başını açıp rahat rahat yemek yemek için bunu yaptığı açıkken, yazar bu durumu şöyle ifade ediyor:
"İmanın elmas rengini yüreğinden çıkarmayan karşı apartmandaki gelin fark ediliyor yine de. Balkonuna kocaman bir örtü geçirmiş. İnsanların kendisini izlemesini önlemiş ... Ama kimselere görünmeden, kimseleri görmeden, soyluluğunu yitirmeden."
Bununla da kalmıyor yazar;
"Duygu ... Gençliği habis bir ur gibi saran özgürlük illetine fena yakalanmıştı."
"İzmir ... Ne kadar ürkmekteyim ben bu şehirden. Kesinlikle ne kız, ne de erkek çocuğumu yetiştiremezdim herhalde. Avrupa'da bile bu kadar açık gezen kadın görmediğim için, acep güneş çok daha yakıcı, ondan mıdır bu insanların çıplaklığı diye şaşmaktayım."
"Kahrolasıca o zorba özgürlük esareti..."
"İrem gelinler çoğalsa, belki de Duygular ölmeyecek."
"Özgürlüğün ölüm olduğu anlatılabilmeli."
O bok attığı özgürlük sayesinde bu yazıları yazan hanıma birşeyler derdim ama ateist ahlak anlayışım buna izin vermiyor.
http://www.milligazete.com.tr/makale/irem-gelinler-cogalsa-duygular-olmeyecek-133878.htm
Yazının linki bu, ama ben size bazı kısımlarını özetleyeyim:
Yazar, daha önce sahilde çıplak denize girerek tepki toplayan Duygu Öztemir'in balkonda sigara içerken aşağıya düşüp ölmesini yorumluyor. İrem gelin diye bahsettiği kim bilmiyorum, ama İzmir'de yaşayan ve balkonunu örtü ile sarıp muhafazakarlığını yazarın gözünde tescil eden bir gelin kardeşimiz kendisi. Başını açıp rahat rahat yemek yemek için bunu yaptığı açıkken, yazar bu durumu şöyle ifade ediyor:
"İmanın elmas rengini yüreğinden çıkarmayan karşı apartmandaki gelin fark ediliyor yine de. Balkonuna kocaman bir örtü geçirmiş. İnsanların kendisini izlemesini önlemiş ... Ama kimselere görünmeden, kimseleri görmeden, soyluluğunu yitirmeden."
Bununla da kalmıyor yazar;
"Duygu ... Gençliği habis bir ur gibi saran özgürlük illetine fena yakalanmıştı."
"İzmir ... Ne kadar ürkmekteyim ben bu şehirden. Kesinlikle ne kız, ne de erkek çocuğumu yetiştiremezdim herhalde. Avrupa'da bile bu kadar açık gezen kadın görmediğim için, acep güneş çok daha yakıcı, ondan mıdır bu insanların çıplaklığı diye şaşmaktayım."
"Kahrolasıca o zorba özgürlük esareti..."
"İrem gelinler çoğalsa, belki de Duygular ölmeyecek."
"Özgürlüğün ölüm olduğu anlatılabilmeli."
O bok attığı özgürlük sayesinde bu yazıları yazan hanıma birşeyler derdim ama ateist ahlak anlayışım buna izin vermiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder