Ordu'nun "Kürt Açılımı" hakkında henüz bir görüş belirtmediği, ve bu konuda ne söyleyecekleri tartışılan bir konuydu. Ordu'nun bu hükümetin başlattığı ya da başlatacağı birçok şeye, hatta herşeye, evet diyeceğine olan inancım bu sefer de onaylandı. MGK'nın sonuç bildirgesinde "Kürt açılımı çalışmalarının devamı tavsiye edildi" maddesi dikkatleri çekti.
Haber için tıklayın: MGK'dan 'Kürt açılımı'na destek çıktı
Ordu'nun pozisyonu artık, son kez MGK'ya katılan ve üstte kullandığım resimdeki paşa gibi olmuştur ve olacaktır. Aslında 30 senedir öyleydi de, siyasal elit-devlet eliti ve derin devlet çatışması diye yaratılan hava, çıkar çatışmasının gerçek kaynağını örtmekteydi. Dediğim gibi, derin devlet aslında hiç de derin değildir. Sermaye yönetir, ancak hükümetler için her zaman bağımsız bir alan da mevcuttur, limitli de olsa... Ancak devlet için bu daha da limitli hatta yoktur... O zaman derin devlet, devlet ya da devletin diğer aygıtları ve devlete dahil olan hükümet açısından değişen tek şey, dediğim gibi, hareket alanlarının ne kadar daha limitli olduğudur...
Biraz karışık gibi oldu, ama bu biraz kapalı yazma isteğimden kaynaklandı, anlayışınıza sığınıyorum...
Haber için tıklayın: MGK'dan 'Kürt açılımı'na destek çıktı
Ordu'nun pozisyonu artık, son kez MGK'ya katılan ve üstte kullandığım resimdeki paşa gibi olmuştur ve olacaktır. Aslında 30 senedir öyleydi de, siyasal elit-devlet eliti ve derin devlet çatışması diye yaratılan hava, çıkar çatışmasının gerçek kaynağını örtmekteydi. Dediğim gibi, derin devlet aslında hiç de derin değildir. Sermaye yönetir, ancak hükümetler için her zaman bağımsız bir alan da mevcuttur, limitli de olsa... Ancak devlet için bu daha da limitli hatta yoktur... O zaman derin devlet, devlet ya da devletin diğer aygıtları ve devlete dahil olan hükümet açısından değişen tek şey, dediğim gibi, hareket alanlarının ne kadar daha limitli olduğudur...
Biraz karışık gibi oldu, ama bu biraz kapalı yazma isteğimden kaynaklandı, anlayışınıza sığınıyorum...
merhaba yusuf
YanıtlaSildevletin asıl sahipleri olarak bilinen ordu ve sivil bürokrasi, sivil ayağı olan chp'yi de yanına alarak topyekün saldırıya geçmiş, akp de resti görerek, elindeki kozları bir bir ortaya koymaya başlamıştır.
Gerek türk devletinin stratejik anlamdaki en büyük sorunu olan kürt sorununda dtp'nin karşısına çıkarılabilecek tek sivil siyasi alternatifinin akp oluşu ve akp'nin kürt nufusu üzerindeki küçümsenmeyecek kontrolü ve devletin bu kontrole olan ihtiyacı, gerek akp'nin sahip olduğu ezici oy çokluğu, gerek akp'nin elinde bulunan generallere ait yolsuzluk dosyaları ve generallerin ergenekon'la doğrudan bağlarına ilişkin kozların güçlü oluşu ve gerekse de devletin neoliberal küreselleşmenin ihtiyaçlarına göre yeniden dizayn edilmesi hususunda baskı yapan uluslararası sermayenin akp'ye vermiş olduğu güçlü destek, onu rakibi karşısında oldukça avantajlı kılmıştır.
işte bu nedenlerden dolayıdır ki akp, güya ordunun en hassas olduğu meselelerden biri olan türban meselesinde meclis kararı çıkarttığında ordu, yorum yapmaktan bile kaçınmış; ergenekon operasyonu sırasında, emekli subayların sorgulanarak tutuklanması izin vermiş ve anayasa mahkemesinde kapatma davası sonuçlandığında, asker kökenli üye akp'nin kapatılması yönünde oy kullanmıştır.